YAŞAYAN GEÇMİŞ: AŞIKLI HÖYÜK
MİHRİBAN ÖZBAŞARAN – GÜNEŞ DURU – DİDEM TEKSÖZ – SİNAN OMACAN
UFUK ESİN’in anısına
GİRİŞ
1960’ların sonunda, arkeoloji dünyasında, geleneksel arkeoloji anlayışına karşı çıkışla başlayan değişimin günümüze kadar süregelen yansımalarından biri, arkeolojinin ne için ve kim için var olduğunun sorgulanmasıdır. 1970’lerde kabul gören pozitivist yaklaşım metodolojisi ve yorumlamasına getirilen eleştirilere karşı yeni arayışlar ise, etnoloji, etnografya, toplumbilim, deneysel arkeoloji vb. bilim dallarının, disiplinlerin ve yaklaşımların arkeoloji ile birlikte ele alınmasına neden olmuştur. Söz konusu gelişmelere, 1980’lerde, yorumsal arkeoloji, sosyal arkeoloji, yaşayan arkeoloji ve çok seslilik gibi kavram ve yaklaşımların dahil olmasıyla, arkeoloji bugün, dar kapsamlı “kazıbilim” anlayışından sıyrılmayı başarmıştır. Ortaya çıkarılan geçmişle ilgili verilerin bilgiye dönüştürülme sürecine doğrudan ya da dolaylı olarak toplumun ilgili kesimlerinin katılması, etkileşim ve bütünleşme, uygulamada kazı faaliyetlerinin yanı sıra farklı etkinliklerin arkeolojik projeler kapsamında ele alınmasını getirmiştir. Arkeolojik alanların korunması, ortaya çıkarılanların yerinde ya da yerleşme yakınında sergilenmesi, geçmiş yaşam biçimlerinin canlandırılması, bilginin yeni kuşaklara aktarımı; arkeolojik parklar, açık hava müzeleri, sanal müzeler gibi farklı biçimlerde kendini gösterir 1.